30 Ekim 2008 Perşembe

YENİ SAÇIMIZ



Aslı bugün bana bayağı zor anlar yaşattı.Kalktığından beri 'ben bu saçla okula gitmem. Bana ne ,uzasın ondan sonra gidicem.' Ne diller döktüm, 'böyle de güzelsin, çok yakıştı.' v.b. gibi bir sürü cümleler...

Okul vakti yaklaştı Allahtan babası da geldi de o an , o da moral desteğine başladı ve formasını giydirebildik. İşte o zoraki anlardan küçük bir kare.

Ama hala aklı saçlarında her seferinde konu oraya geliyor, bence kestirdiğine çok pişman...

Ahh bu kızlar doğarken bu genleri taşıyorlar herhalde.

Bizim derdimiz sadece saç değil elbet, kıyafet de var ama artık oraya hiç girmeyeyim.

29 Ekim 2008 Çarşamba

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

Sabah erken kalkıp hemen hazırlandık ve Vatan caddesindeki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katıldık.Sağ olsun babamız da bizi kırmayıp götürdü çünkü çok seviyoruz geçit törenini seyretmeyi. Bayraklarımızı da alıp en öndeki yerimize yerleştik. Gerçi biraz çok bekledik güneşte ama olsun...

İnsanın tüyleri diken diken ve gözleri dolu dolu oluyor ister istemez ...
Ve bir kere daha ne kadar güçlü bir millet olduğumuzu düşünüyoruz.
'Her Türk asker doğar.', 'Her şey vatan için.' , 'Vatan sana canım feda' sözleriyle yürüyen sivil ve asker öğrenciler insanı bambaşka boyuta taşıyorlar.Gerçekten bu sözleri ilerde yaşadıkları ve hissetikleri düşünüldükçe gelecekten daha da ümitli oluyorsunuz.
Ne mutlu Türk'üm diyene...


Cumhuriyet kutlamasından sonra hava çok güzel diye sahilde biraz gezeriz diye hayal kurarken ben babamızın biraz işi olduğunu öğrenip gezi için cumartesi sözünü alıp annemle teyzemin yeni taşındığı eve ziyarete gitmeye karar verdik. Bulgurlu'da çok güzel bir dubleks ev kiralamışlar.



Tabii bir araya gelen çocuklar azmadan olur mu...?
Teyzemin torunu Atakan ve bizimkiler bir kaynadılar bir kaynadılar ki terden soymak zorunda kaldık.Yastıklar havada uçuştu biz de keyifle çaylarımızı içtik.


Çocuklara park sözü de vermiştim...
Dönüşte eve girmeden biraz da parka uğradık. Ama parkımızda sadece salıncaklar kalmış, kaydırakları kaldırmışlar biraz sallanıp ayrıldık.
Sağdaki resimde Alperen'i havada yakalmıştım ama pek görünmüyor.


Parktan dönüşte kuaföre uğrayıp ana-kız saçlarımızı kestirdik.
Nasıl olmuş?

Ne zamandır Aslı'yı fikren hazırlıyordum saçları kuvvetlensin diye kestirmeye ama bu arada benimkiler de gitti.Beraber kestirelim dedim de laf arasında ikna etmek için öyle razı oldu. Napalım , son 10 yılda uzadığının en uzun haliydi ama kestik artık kızımız için .
Allahım vatanımızı, milletimizi her türlü hain plan ve uygulayıcılarından koru.





28 Ekim 2008 Salı

ŞÜKÜR KAVUŞTURANA


Ne kadar üzüldüm kapalı yazısını ilk gördüğümde
İçimden hiç açmak gelmedi bir süre ama açmadan bakmadan da edemedim
veee bu akşam aradığımı buldum açılmıştı ama ben o kadar ümitsizmişim ki hazırlıksızım pek yayınlayacak resmimiz yok doğrusu...



Cumartesi önce çocuk tiyatrosuna gittik.Oradan üçümüz Alperen,Aslı ve ben bir restoranda yemek yedik kurallara uymalarını sağlamak bayağı zor oluyor.Biz de babaları yokken denemeler yapıyoruz. Sonra da arkadaşları Gözde'lerin evine gittik tabii annesi de benim hem arkadaşım hem akrabam. Oturup oynadılar...Tabii yağmur şiddetli ama hepimizde şemsiyeler bi mutluyuz ki yollarda sormayın.






Pazar günü de yağmur devam edince bizim açık hava gezimiz suya düştü.Vatan caddesinde Historia diye yeni bir alış-veriş merkezi açılmış, oraya gittik. Çocukları eğlendirdik sonra da babaanneleri ve halalarını ziyarete gittik.





Historia'daki çocuk eğlence merkezinde ata bindim...


Ailece langırt oynadık zevkle.


Babamla Aslı, ben de annemle olduk ama onlara yenildik.




Günlerimiz Allah'a şükür iyi de..Şu okutma işi ve dikte çalışması hem Alperen'i hem de beni çok sıkıyor. Yazma da sorunumuz yok, on sayfa ödev ver yazsın ama oku desek kaçacak delik arıyor.Harfleri tanıyor ama birleştiremiyor hala.İlk grup harfleri ve onlarla ilgili kelimeleri ezberledi her çocuk gibi ama yenileri gelip de kelimelerdeki harf sayısı çoğalınca nasıl kaçamak yapsam diye uğraşıyor. 'Mola verelim, ara verelim.' , 'su içip geleyim.' , 'tuvaletim geldi 1 dakka' gibi türlü bahaneler....




Bugün de bayağı yorucuydu benim için.Sabah 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni vardı okulda ve ben de tören komitesi üyesi olarak bayağı yoruldum ama sonrasında Eminönü'ne gitmek daha yorucu oldu tabii ama söz vermiştik bir Zeynep Aslı hanıma balık alacaktık ve aldık da...Ayrıca okullu oldular diye saat de istedi ve aldık ama pişman değilim çünkü hemen öğrendi. Şimdilik sadece akrebi gösterdim hangi sayıdaysa saat odur diye nasılsa sayıları tanıyor. Ben de sürekli saati onlara soruyorum, pek hevesliler.

İki tane japon balığımız oldu: Zeytin ve Portakal tanıştıralım...




Allahım herkesin gönlünden geçeni ver.

22 Ekim 2008 Çarşamba

KARIŞIK

Anneannemiz hamurları çok seviyoruz diye bize daha önce hiç görmediğimiz bir hamur takımı almış.Çok beğendik.Konser veren hamurlar. Nasıl mı?

Çok eğlenceli hamuru yoğurup, gerekli aksesuarları takınca yani el , kulak, ağız v.b. çok şirin hamur adamlar oluyorlar. Bir de makina var içinde saç yapmak için çok komik .

Sabah mahmurluğunda Aslı...
Hemen koşup gelmiş salona. Her ne kadar hergün söylesemde odanızda üstünüzü değiştirip gelin diye bir türlü ben olmadan olmuyor bu iş.


Babalarının en büyük zevki masaj yaptırmak. Ben hep meşgul olduğum, çocukların da parmakları da zayıf olduğu için çözümü masaj aleti alarak buldu. Çocuklar da şimdi büyük bir zevkle babalarına masaj yapıyorlar o kadar ki en sonunda birbirlerine de yapıyorlar. Böylece babalarıyla birlikte zaman geçirmek için bir bahanemiz daha oldu.




20 Ekim 2008 Pazartesi

HIZLI HAFTASONU

Cumartesiye dair pek resim yok hatta hiç yok çünkü o kadar koşturmacalı bir gündü ki...
Akşama 11 kişi yemeğe misafirim vardı evdekilerle 15 olduk. Bütün günüm ve dün akşamım bu davete hazırlıkla geçti. Sağ olsun çocuklar yaptıklarımı arkamdan bozdular ama Allah'tan yemeklerim çok lezzetli olmuştu.Yorulduğuma değdi.Gelenler de memnun kaldı zaten yabancı değiller 2 aile halamlar, babaannem ve dedem, babam,annem ve kardeşim ama yine de insan kusurusuz olsun istiyor. Aslında sofrayı da sizin için çekmek isterdim ama servis telaşından olmadı. Bir de parça parça gelip yediler, üç posta sofra kuruldu sayılır ama şikayetçi değilim çünkü 15 kişi aynı anda sığmazdık daha iyi oldu böyle...
Cumartesi moralimi bozan başka bir şey oldu aslında... Geçen yazımda anlattığım gibi bir heves başlattım Alperen'i basketbola.Aslında ilk yazdırdığım gün ufak tefek aksilikler olmuştu ama kendi acemiliğime vermiştim.Bu hafta da o kadar işimin içinde yine de çocuk geri kalmasın diye hazırlanıp gittik antreman var diye meğerse okul maçları varmış, öğretmenin söylemesi gerekiyormuş muş, 'siz niye telefon etmediniz ?'diyorum , 'evde olmuyorsunuz bazen ulaşamıyoruz hepinize 'dediler.Ben de hemen kaydımı sildirip, paramı aldım ce çıktım hiç gelemem böyle lakaytlığa ve ilgisizliğe zaten geçen haftadan bozuktum bu da üstüne tuz biber oldu ve sildim kaydını. Şimdi başka yerler arıyorum oğluma...inşallah

Bizim çocukların şımarmış halleri
Pazar günü yine azıcık güneş gördük diye yazlık evimize gittik.Aslında ben pek niyetli değildim ama çocuklar hava alsın diye hem de asıl önemlisi babaanneme ev alacağız diye gittik.

İşte babaanneme aldığımız evden bazı kareler. Biz çok beğendik.Artık bize daha yakın olacak hem yazları hem kışları. Özellikle balkon manzarasına ve mutfağına bayıldık...

Yazlık evimize süpriz yaparak Sevim halamlar geldi. Tabii biz ödev yapıyorduk. Pınar abla bana yardım etti.


Tuğba abla da Aslı'nı ödev yapmasına yardım etti.



Aslı'ya öğretmenleri sadece haftasonları ödev veriyor ama bize hergün...!


Allahım bütün ders yapmak istemeyen çocuklara ders aşkı ve ev sahibi olmayanlara da ev nasip et.

16 Ekim 2008 Perşembe

GEÇEN CUMARTESİ


Biraz geriden takip ediyoruz günleri ama inanın yoğunluktan çünkü artık sınıfımın da bloguyla ilgilenmem gerekiyor yaz gibi değil...
Neyse geçtiğimiz cumartesi Alperen Cemal Kamacı spor kompleksinde basket kursuna başladı.İkna edene kadar canım çıktı ama gidince de çok eğlendi. Aynı babası önce üşeniyor, nazlanıyor ısrarlardan sonra kabul ediyor ve sonunda da çok mutlu oluyor.
İşin aslı ben hem Aslı hem Alperen için istemiştim bu kursu ama Aslı 2003 doğumlu olduğu için almadılar.Bizde inşallah şöyle bir karar aldık:Mart ayında her ikisini birden havuza yazdıracağım hem havalar daha ılıman olacak hem de ikisinin de gönlü olacak.Çünkü Aslı şimdi biraz boynu bükük kaldı gibi...çünkü dilinde hep 'beni de annem martta havuza sokacak'dönüp duruyor. Hayırlısı artık.


Basket kursundan sonra da öğrencim Elif'in doğum günü kutlamasına katıldık. Genelde böyle bir eğilimim yok ama o gün müsaittim ve gittim yoksa diğer çocukların da gönlü kalıyor duyup görünce , hoş olmuyor. Ama o gün hem benim çocuklar hem de gelen öğrencilerim çok eğlendiler.Elif'e bir kez daha 'yeni yaşın hayırlı olsun'diyelim. Güzel bir gün geçirdik Allah'a şükür.
Allahım her günümüzü senin rızan doğrultusunda dolu dolu geçirmeyi nasip et.

15 Ekim 2008 Çarşamba

BEÖ-SONBAHAR

Sonbaharın değişmez meyvesi ayva , bahçemizdeki nardan önceki son meyve...
Çocuklarla geçen haftasonu yine yazlık bahçemize gittik, hava biraz serindi sonbahara uygun olarak.


Aslı'yı bahçemizdeki sonbaharın tek temsilcisi ayva ağacına çıkardım çünkü başka belirti yoktu sonbahardan ama tabii sonbahar üzerine konuştuk havalar soğumaya başlar diye ama bahçe yemyeşil hala yapraklar sararır bile diyemedim 'hani ?' diyecek diye.


İşte hala yeşil olan bahçemiz ben şimdi bu değişen iklim yüzünden kızıma nasıl anlatayım artık ara mevsimler yok oluyor diye aslında eskiden sonbahar vardı ağaçların yaprakları sararır ve dökülür, bol bol yağmur yağar diye...
Acaba bu konuya erken mi girdik? Kasım ayında daha mı yoğun hissederdik sonbaharı?


12 Ekim 2008 Pazar

SOBELENMİŞİM

Sevgili Yasemin beni sobelemiş,
ben de kabul ederlerse Mutlu Çocuklar Ayşe'yi ve Uçan Talha Emine'yi sobeledim. http://www.visulog.com/Default.aspx adresinden ulaşabilirsiniz. Buradaki testi yapıyorsunuz ve işte sonuçları...



RUH HALİ:HAYALPEREST
Zevk seçimin dış görünüşüne çok önem verdiğini gösteriyor.Dışarıya güzel gözüken kendi içinde de mutlu olur öyle değil mi?Romantiksin ve doğanın sade güzelliklerinden hoşlanıyorsun. Uçsuz bucaksız tabiat manzaraları seni rahatlatıyor.Müzikte her zaman yenilikler peşinde koşan iyi bir dinleyicisin. Senin için konserlerin yerini hiçbir şey tutamaz.Sanata karşı geleneksel ve antropolojik bir yaklaşımın var. Senin için önemli olan, bir eserin arkasındaki hikaye ve tarihi .Hislerini takip ediyorsun.




EĞLENCE: FİRARİ
Tatilde yakınlarınla birlikte olacağın keyifli zamanları, her türlü konfor ve hizmeti sunan, dinlenip yenilenmeni sağlayacak bir mekanda geçirmeyi tercih edersin.Hayatı, ışıklar ve ses sonuna kadar açık yaşamayı seviyorsun. Dolu dolu.-Fazlasıyla tutkulu ve duygusalsın, biraz da gösterişçi? Kendini özgürce ifade ediyorsun ve seni izleyenlere aldırmıyorsun.Gündelik yaşantından uzaklaşmayı seviyorsun. Güneş, hayatın yavaş akması sana keyif veriyor. Hiçbirşeyin keyfini kolayca kaçırmasına izin vermezsin.Seni rahatsız eden nedir ? Etrafındaki herşeyin temiz ,düzenli olmasını ve güzel kokmasını istersin. Çok fazla şey istemiyorsun, öyle değil mi?

ALIŞKINLIKLAR: KEYİF DÜŞKÜNÜ
Tırnak yemenin vazgeçilmez tadını seviyorsun..mmm..devam..Evinde tarzını olabildiğince yansıtmaya çalışıyorsun. Etrafındaki herşey sana kendini iyi hissettirmeli.Sütün yerini hiçbir şey tutmaz. Yerel tatları seviyorsun.




AŞK: DOKUNMATİK
Gerçek bir romantiksin, biraz da hayalperest.Aşk senin için kendini adamak ve sevecenlik. Hislerini her gün ufak sürprizlerle ifade etmeye çalışıyorsun. Kalbin ortadaSenin için özgürlük kıyafetlerinden kurtulup doğanın kucağına atlamak. Kendinle barışıksın ve her zaman ilk harekete geçen olmaktan çekinmezsin

7 Ekim 2008 Salı

BAYRAM TATİLİNİN DEVAMI

Bayramın 3.günü de gezmelerimize devam ettik ama bu yazıda tam detaylı anlatamayacağım artık yaşanmış çok şey var.Resimler üzerinden gideceğim daha hatırlatıcı oluyor.Arada kayıp cumartesi ve pazar günleri var. O günlerde de hava güzel diye 2 günlüğüne yine yazlığa kaçtık iyi de oldu çocuklar için bana yine yorgunluk da...

Fatih'deki çocuk parkında bizim buralarda olmayan bir dönme dolap gibi bir oyuncak vardı. Aslı da bu fırsatı kaçırmadı ve hemen bindi, çok eğlendi.

Allah razı olsun Mutlu Çocuklar'ın annesi Ayşe'den, tavsiye ettiği 365 gün etkinlik kitabını çok sevdik ve hemen hemen hergün o kitaptan birşeyler yapıyoruz ve bizim çocuklar umduğumdan da becerikli çıktılar. O kadar hevesliler ki ev etkinliği sözünü duyunca hemen canlanıyorlar.


Eskişehir'den gelen minik kuzenimiz Damla'nın son gününü de değerlendirip doya doya oynamak için yeniden ziyaretine gittik ve yemek yemesi için oynattık.


Cuma günü de Eminönü'ne doğru uzandık.Olmazsa olmaz güvercinler yem verdik ama Aslı işi biraz uyanıklığa vurmuş galiba kendi tabağındaki azalınca abisinden avuçluyor sormadan.
Alacaklarımızı aldıktan sonra mis gibi balık kokusu içinde Boğaz turu teknelerine bindik ama 20dk. beklediğimiz halde hareket etmeyince çocuklar mızmızlandı , geri inmek zorunda kaldım. Hevesim de kursağımda kaldı çünkü hava çok güzeldi.



Pazartesi Nişantaşı parkına gittik sabahki misafirlerimizi uğurladıktan sonra. Kardeş oldukları salıncak sırası beklerkenki duruşlarından bile belli...



Salıncak az çocuk çok olunca yeni buluşlar yapmak zorunda kaldık tabii...

Bir bayram tatili de aynı Ramazan gibi göz açıp kapayıncaya kadar bitti ve bugün başladık okullarımıza. Aynı maraton kaldığımız yerden devam ediyor. Ama en çok bu sabah Alperen'in söylediklerine güldüm: 'Anne ya şimdi herkes okulda bi sürü yeni şeyler öğrenmişlerdir. Biz tatildeyken onlar okula gitti ya.'
Allahım günlerimiz dolu dolu ve verimli bir şekilde geçsin.




1 Ekim 2008 Çarşamba

BAYRAMIN 2. GÜNÜ


En sevdiğimiz Burak ve İbrahim abilerimiz
En çok da vınlayan motorlarını seviyoruz

Damla bebek ailemizin en küçük üyesi
Eskişehir'den bayram için geldi
Biz de hemen aldık aramıza


Annemin dedesiyle güreşmek çok zevkliydi..
Sonuç mu ?
Tabii ki yendim...

Bulaşıkçı Güzeli
Evin kızı olarak bulaşıklarda anneme yardım ettim.



Bugünümüz de Allah'a şükür dolu dolu geçti.
Sabah Aysel halamlara kahvaltıya gittik ailece.Çocuklar halamın oğullarını onlar da bizimkileri çok seviyorlar.Alperen özellikle Burak abisinin motor tutkusunu ve bunu gerçekleşritirişini çok beğeniyor. Alperen 'de babasından geçen bir motor sevgisi var. Zaten bizim yazlıkta scooter tarzı bir motorumuz var ama baba-oğul hem yollarda hem de nette hep Alperen'in değimiyle vınlayan motorlara yani hız motorlarına bakıyorlar. Kuzenim Burak'da 600'lük Honda almış tam bizimkilere göre indiler motorun yanına,baktılar, vınlattılar, Alperen mest...
Oradan sonra İkbal halamlara gittik.Halamın ilk torunu Damla hanım da gelmişti Eskişehir'den.Bu bayram biraz halamı ziyaretten çok Damla'yı görmek isteyenler rağbetteydi. Maşallah Damlacık da pek büyümüş, çocuklar çok sevdiler, oynamak istediler ama malum mama ve uyku saatleri bizden farklı doyamadılar, ilk fırsatta bir daha diyerek ayrıldık oradan da..
Annemlere geldik artık hem bayramlaşmak hem de Erzincan'dan anneannem ve dedem gelceklerdi uçakla.Bayramın ilk günü anneannem aniden rahatsızlanmış ve apar topar İstanbul'a geldiler.Ama Allah'a şükür daha iyi şimdi. Çocuklar dedmi çok seviyor, şakalaşıyor ve oynuyorlar hatta bu sefer Alperen'le güreştiler bile.
Sonra hep beraber Acıbadem'de oturan dayımlara geçtik, bir süre de orada vakit geçirdikten sonra hızla geçtiğimiz köprüden maalesef geri dönüşümüz işkence oldu ve planladığımız başka bir ev ziyaretini yarına erteleyip eve dönmek zorunda kaldık.
İnşallah yarın da başka ziyaretler planlıyoruz, hayırlısı.