30 Mayıs 2008 Cuma

BÜYÜMÜŞTE KÜÇÜLMÜŞLER

Nasıl kınalarım yakışmış mı?

Babam gibi traş oluyorum yüzüm yumuşacık oluyor...


Genelde hep büyümeye ve büyüklerin yaptıklarına hevesliler ama bu hafta iyice yollarını belirlediler. Aslı kına gecelerini hep sevdi eskiden beri ama evde biriktirdiğimiz parlak kına keselerini artık açıp neredeyse her hafta kına yaktırıyor kendine. Okuldaki sene sonu gösterisinde gelin olmasının da etkisi olmalı mutlaka.
Alperen de tutturmuş 'traş olayım 'diye. Allah'tan sadece fırçasıyla yetiniyor.Seba-med'in el-yüz sabununu da traş sabunu olarak kullanıyor ve oğlum yumuşacık ve mis gibi kokan bir yüze sahip oluyor. Kendisinin de hoşuna gidiyor.
Allahım çocuklarımızı hayırlı yollardan geçerek büyümelerini sağla.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

İP ATLIYORUZ- BEO ETKİNLİĞİ

İp atlamaya çalıştım ama biraz yapabildim. Daha çok çalışıp daha güzel atlıyacağım bir daha ki sefere.



İp atlamayı önce ben istemiştim zaten. İlk denemelerim biraz güzel olmasa da en sonunda becerdim ip atlamayı , çok zevkliymiş ve de çok yorucu. Sonra da hiç bırakmadım elimden ipi , hep atladım ne güzel...


Klasik bir pazar günü sabah erkenden kalkıp gittik yazlık eve, kahvaltımızı da orada yaptık. Hava bayağı sıcaktı çıktık hemen bahçeye tabii. Herkes bir işe annemle teyzem nane biçip ayıkladılar, eşim erikleri topladı, ben de çileklerin dibini otlardan temizledim ve solan gülleri kestim; çocuklar da bahçenin her yerinde. Bir nanede , bir erik ağacında, bir ceviz kırarlar, bir çilek toplarlar, bir ot yolarlar, ip atlarlar...en son babalarıyla arabayı yıkadılar.

Ama en çok ip atlama bölümüne güldüm. Unutmuşum biz nasıl öğrendik , sanki doğuştan biliyoruz, ip atlamayı bilmeyeni görünce çok tuhafıma gidiyor. İlk sınıfımda ip atlatmıştım ve 2.sınıf öğrencisinin ip atlayamamasına özellikle erkeklerin çok şaşırmıştım. Gerçekten de el, kol ve bacak ayarlaması ile zıplamanın zamanlaması çok önemli ama ben hep çok kolay gözüyle bakmışım ta ki sınıfımı görene kadar. Ama bu pazar Alperen'i görünce mutlu oldum.Bu spor konusu bize yaradı, Bu sayede ip atlamayı öğrendi. İpi ilk eline aldı 1-2 beceremedi ama üçüncüye yaptı güzel oğlum maşallah yaptıkça sevindi, sevindikçe yaptı.

Allahım hiç bir çocuğun sevincini kursağında bırakma.

25 Mayıs 2008 Pazar

KARŞIYA GEÇTİK

Geçen hafta annemin aklından geçeni bu hafta gerçekleştirdik ve Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçtik. Motorla çok çabuk ve rahat geçtik Üsküdar'a. Denizdeki köpükleri seyrettik, yüzümüze çarpan güzel Boğaz havasıyla serinledik, ama en güzeli Üsküdar'da Yöre'den aldığımız simitin tadıydı.



Doğumgünü sofrası donaltılmış, biz de etrafına dizilmişiz: hadi üfle hadi
Ama Atakan daha acemi onun yerine biz üfledik, o daha çok seyretmeyi tercih etti yanan mumları. Bol bol oynadık, eğlendik.

Büyük teyzemin kızının oğlu Atakan'ın doğumgünü kutlaması vardı.Acıbadem'de oturuyorlar, biz de Pangaltı'nda. İki çocukla oraya nasıl gidilir: Önce Beşiktaş'a otobüsle, oradan Üsküdar'a motorla sonra da Acıbadem minibüsüne binilir ve 1 km'ye yakın yürüdükten sonra işte geeldiik. Doğumgünü sıradan bir doğumgünüydü aslında planım biraz erken ayrılıp Üsküdar'ın ünlü cumartesi pazarını biraz gezmek istiyordum ki planlarımı annem bozdu.
Bu konunun detaylarına girmeyip Üsküdar'ın bana hissetirdiklerini anlatmak istiyorum. Hatta her Üsküdar deyişimde 'Fehti gören Üsküdar' demek istiyorum öyle kullanmak istiyorum. Hazır bu hafta İstanbul'un fethinin 555.yılı (29 mayıs 1453) kutlamaları var. Bu güzel günü ben de Yahya Kemal Beyatlı'nın Üsküdar ve İstanbul'un fethi ile ilgili bir şiiri sizlerle paylaşarak kutlamak istedim.
İSTANBUL'UN FETHİNİ GÖREN ÜSKÜDAR

Üsküdar, bir ulu rü'yayı görenler şehri!
Seni gıpta ile hatırlar vatanın her şehri.

Hepsi der: "Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?
Bizim İstanbul'u fethettiğimiz mutlu günü!"

Elli üç gün en mehâbetli temâşâ idi o!
Sanki halkın uyanık gördüğü rü'yâ idi o!

Şimdi beş yüz sene geçmiş o büyük hatırâdan;
Eli üç günde o hengâme görülmüş buradan;

Canlanır levhası hâlâ beşer ettikçe hayâl;
O zaman ortada, her saniye gerçek bir hâl.



Gürlemiş Topkapı'dan bir yeni şiddetle daha
Şanlı nâmıyle 'Büyük Top' denilen ejderha.

Sarfedilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece,
Karadan sevk edilen yüz gemi geçmiş Halic'e;

Son günün cengi olurken ne şafakmış o şafak,
Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak,

Görmüş İstanbul'a yüzbin meleğin uçtuğunu;
Saklamış durmuş asırlarca hayâlinde bunu.

23 Mayıs 2008 Cuma

HAFTA İÇİ YAPTIKLARIMIZ

Resim yapmayı çok seviyoruz, hem de gazlı boya ile çok güzel oluyor.

Yaptığımız resimleri daha sonra annemize anlatıyoruz, çok hoşuna gidiyor.

Cuma akşamı halamızın kızı Ayça'nın doğumgünü kutlamasına katıldık. Herkes gelmişti: amcam ve yengem, biz, büyük halam ve oğlu Furkan, babaannem.Ama dedem yoktu, Mimarsinan'a gitmiş.Çok eğlendik, herkes bana (Alperen) büyüdüğümü ve şişmanladığımı söyledi, çok mutlu oldum.


Yoğun bir haftaydı artık böyle söylemek istemiyorum çünkü her günüm böyle bir şekilde dolu dolu geçiyor Allah'a şükür.Geçen gün sabah için planladığım bir görüşme iptal olunca canım sıkılmıştı ki nasıl değerlendirsem diye fırsat olmadan halam aradı, babaanneme geliyormuş(bir kat altım) benim de inmemi istedi. Kısmete babaannem de hasta olduğu için dedemle eczaneye kadar gitmişlerdi aç karnına şeker ve tansiyon baktırmaya.'Bana gel ,o zamana kadar onlar da gelir, hep beraber kahvaltı yaparız 'dedim ve öyle de oldu çok sevindim. Çünkü babaannemler bu akşam Kilyos'taki yazlıklarına taşındılar.Bütün kış tek başıma kahvaltı yapmayayım diye hep onlara iniyordum benimki de veda kahvaltısı oldu, iyi oldu o sabahım da doldu sonra da okula gittim.19 Mayıs zaten dolu dolu geçti okulda tören hazırladık,törenden sonra görümcemleri ve eltimi davet etmiştim onları ağırladım.Ertesi tatil günü bizim çocuklar okula gittiler, ben de alış veriş yapıp öğretmen arkadaşımın davetine icabet ettim.
Çocukların her ana yapmak istedikleri değişiyor ama bu hafta resim yapmak revaçta. Hemen alıyorlar resim defterlerini ve başlıyorlar çizmeye.Alperen tabii daha güzel çiziyor ve hemen sonra gelip anlatıyor hangisini niye çizmiş, ne işe yarıyor diye çok hoşuma gidiyor bu da .
Bu akşam da yeğenimizin doğum gününe gittik, uzun zamandır hep birarda olamıyorduk, güzel geçti.Yarında inşallah yoğunluk devam edecek...
Allahım kimseyi akrabasız ,eşsiz dostsuz bırakma.

19 Mayıs 2008 Pazartesi

DEĞİŞİK BİR PAZAR GÜNÜ

Bu pazar sabahı kalktığımızda Mimarsinan'a değil de güzel bir piknik alanına gideceğimizi öğrenince hem çok şaşırdık hem de çok sevindik. Çok güzel bir yerdi hem parkta çocuklarla oynadık hem de babam ve annemle top oynadık.

Sonra annem yazlık eve buzdolabı almak istediği için buzdolabı bakmaya gittik, dolaşmaktan çok yorulduğumuz için her satıcının koltuğuna oturuyorduk, bizi başka insanlar sahibi sanıyorlardı ne komik...!

Kapanış yine Nişantaşı'ndaki Demokrasi parkı ama hava o kadar sıcaktı ki herkes çimenlerde tabii biz de boş durmadık parkta oynamaktan sıkılınca attık kendimizi gölge çimenlere , dönüp yuvarlanıp , oynadık.
Bu hafta gitmek istemedik Mimarsinan'a bir değişiklik yapmak istedik.Aslında ben eski klasik model bir piknik tasarlamıştım kafamda ama eşimin planı farklıymış. Etiler'den Arnavutköy'e inen yokuşta Çiftlik diye 14:00'e kadar kahvaltı , 14:00'den sonra balık servisi yapan bir kır lokantasına götürüdü.Ama çok güzel düşünülmüş ve planlanmış herşey: çocuk parkı, mini bir havuz, bol ağaç, çardaklar...kurtarılmış bölge gibi...10:00'da oradaydık 13:15'e kadar. Kahvaltı ettik harikaydı, çocuklara çorba içirip çıktık isteyenlere keyif kahvesi de var.En çok çocuklara yaradı oyun parkında diğer çocuklarla oynarken biz de çok keyifli kahvaltımızı ettik, beraber top oynadık. Sonra Yenibosna'da Eskidji(bekli yazım hatası olabilir) diye bir yere gittik ama ev eşyası adına yok yok. Hem sıfır hem 2.el her türlü eşya bulunuyor.Biz de uygun buzdolabı buluruz diye gittik çok büyüktü dolaşırken çocuklar yoruldu diye tam anlamıyla gezemedik , bu konuyu biraz erteledik. Hava hala çok güzel olduğu için eve gitmek istemedik, doğru Nişantaşı'na aman her yer dolu bir görseniz herkes piknik yapıyor.Bizimkilerde biraz parkta oynayıp hemen çimenlere geçtiler ikide arkadaş buldular mı debelendiler çimenlerde sonra hamburgercide karnımızı doyurup biraz da orada oynadıktan sonra eve döndük. Yıkandılar ve yatırdım. Bir günümüzü de böyle hayırlısıyla tamamladık.
Allahım her günümüzü doğru yolundan ayrılmadan hayırlı bir şekilde geçirmemizi nasip et.


18 Mayıs 2008 Pazar

BEŞİKTAŞ'TAYIZ

İlk defa Beşiktaş sahilindeyiz, ne güzel balık tutanlar vardı.
Biz de tutmak istedik ama...

Annem bizi biraz deniz kenarında gezdirdikten sonra sahildeki parka götürdü. Nerede olursa olsun park bizim vazgeçilmezimiz.


Beşiktaş'ta ilkleri yaşıyoruz: Balık tuttanlardan sonra Kaykay kayan ağabeyleri de ilk defa gördük ve seyrettik çok hoşumuza gitti, nasılda düşmeden duruyorlar çok güzeldi.


'Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım 'demiş. Biz de Beşiktaş'ta döndük dolaştık ama yine de geldik kendi parkımıza : Nişantaşı'nda Demokrasi parkı
Önce güvercinlerimizi besledik.


Sonra başladık parkta oynamaya...Alperen büyümüş artık beni bile sallıyabiliyor.


Hava çok sıcaktı , oturduk gölgede çimene piknik yapar gibi keşke yiyecek ve oturacak bir şeyler de getirseydik...



Annem bu fikrimizi beğendi ve eve gelince balkonu piknik alanı haline çevirdi. Hem yedik hem sohbet ettik hem de Alperen yazı çalışması yaptı.
Allah'a şükür yine güzel bir cumartesi geçirdik.Sabah erken kalktık ama işleri ağırdan alıyordum planım öğlen çorbasından sonra dışarı çıkmaktı. Halamın kızını (artık Damla'nın annesi )Eskişehir'e dönmeden ziyaret etmek isityordum , arayınca öğrendim ki o da dışarı çıkacakmış şimdi gel deyince 11:30'da bizim gezi trafiği başladı.Damla bebeği sevdik, iki halamı ve annemi de orada gördükten sonra ayrıldık 13:00 gibi.Baktım hava güzel, böyle havalarda canım deniz kenarı çekiyor.Atladık çocuklarla Beşiktaş otobüsüne bize en yakın deniz orada diye.İyi de oldu çocuklar da daha önce görmedikleri balıkçıları , kaykaycıları , büyük yolcu gemilerini , Beşiktaş'ın çarşısını gezme fırsatı buldular tabii en önemlisi bol bol içe çekilen deniz havası...
Sonra geldik Nişantaşı'daki parka hala aynı çoşkuyla oynadılar hiç yorulmuyorlar. Sıcak bir yandan koşturmaca bir yandan ama ille de oyun.Baktım piknik havasındalar ama biz hazırlıksızız , eve dönünce biz de balkona serdik örtüyü, doldurduk üstüne evdeki tüm abur cuburu , başladık sohbete. Çok eğlendik hep beraber ,bizim balkon da ağaçlıklara bakıyor sanki hiç şehir merkezi değilmiş gibi sakin temiz hava. Mutlu mesut geçirdik günümüzü akşama da halam geldi oturup sohbet ettik.Halam gidince çocukları yatırdım.Çocuklarıma her güzelliği gösterip öğretme isteği var ama elimden bu kadarı geliyor.
Allahım çocuklarımızı yolundan ayırmadan, seni unutmadan; dünyanın güzelliklerini de tatma imkanı ver.

15 Mayıs 2008 Perşembe

ANNE(AİLE)-BEO

Bu haftanın etkinliğine nasıl katılalım diye düşünürken velilerime hazırladığım Anneler Günü tekne gezintisinde yaptığım anne-çocuk yarışmasını kendi çocuklarıma uygulayayım dedim, hepberaber çok eğlendik. Değişik geldi onlara , oturduk hepberaber bir kanepeye ,ben sordum onlar cevapladılar.
GÜL:Annenizin en sevdiği renk ne?
ASLI:beyaz Alperen:yeşil(d)
GÜL:Annenizin yaşı kaç?
ASLI:32(D) ALPEREN:33
GÜL:Annenin en sevdiği yemek nedir?
ASLI:dolma ALPEREN:hepsi
GÜL:Annen en çok ne giyer?
ASLI:pantolon ALPEREN:herşey
GÜL:Anneniz size en çok ne söyler?
ASLI:hiç yaramazlık yapma
ALPEREN:birbirinize bağırmayın, vurmayın
GÜL:Anneniz sizi nasıl sever?
ASLI:kucağına alır,öper,sarılır.
ALPEREN: kucağın alır,öper,sarılır.
GÜL:Annenin mesleği ne?
ASLI:bulaşık yıkamak, yemek yapmak
ALPEREN:öğretmen (d)
GÜL:Anneniz size nasıl seslenir?
ASLI:Güzel kızım ALPEREN:güzel oğlum
GÜL:Annenin en çok neyini seversiniz?
ASLI:saçını ALPEREN:herşeyini
GÜL:Annenle en çok ne oynamak istersin?
ALPEREN:otobüslerimle oynamak


Güzel çocuklarım her geçen gün daha çok ve çabuk büyüyorlar.Her şeyi daha güzel anlar hale geliyorlar, tabii ben de daha mutlu oluyorum.
Allahım kimse çocuğundan yana üzülmesin ve hayal kırıklığına uğramasın.

13 Mayıs 2008 Salı

BAHAR ETKİNLİĞİ

Bu pazar yine Mimarsinan'daki yazlık evimize gittik.Hava çok güzeldi ,tam bir BAHAR havası vardı.Bahçedeki gülleri inceledik, kokladık, sevdik ,okşadık.

Bahçede sadece güller yok, doğal olarak otlarla büyüyen en güzel çiçeklerden gelincik de var. Annem bahçemizde yetişen bütün çiçekleri bize öğretti.

Bahçemizi keşfederken en zevkli iş tabii ki ağaçtan erik toplamak oldu.Annem ağaca çıkınca peşini bırakmadık tabii hemen biz de çıktık ve erik toplamanın zevkine vardık. Ne güzel büyümüşler , en son bu ağaca bembeyaz çiçekler açtığında çıkmştık; şimdi erik dolu.
Pazar sabah erkenden kalkıp kayınvaldemleri de alıp yazlık eve gittik, annemler daha erken gitmişti kahvaltı için sözleşmiştik. Anneler günü olduğu için görüştük ve hediyeleştik. Daha sonra attık kendimizi bahçeye , bahar olduğu için o kadar çok iş var ki ; babam karık açıp ektiği domates , biber ve patlıcan fideleriyle uğraştı.Annem büyüyen naneleri keserken Alperen yardım etmiş o ara ben evi temizlediğim için görüntüleyemedim. Sonra Aslı ve ben bakla topladık, hep beraber erik topladık, çiçekleri inceledik, enginarları kestik , reçellik gül topladık yani anlayacağınız Baharı ve bahçemizi dolu dolu yaşadık ve her pazar yaşamaya devam edeceğiz inşallah.İnsanın böyle sakin ve şehrin gürültüsünden uzak, kafasını dinleyebileceği ve toprakla haşır neşir olabileceği bir evi olması çok güzel. Allah'a binlerce şükür ve Allah annem ve babamdan binlerce razı olsun.Allahım herkese böyle huzurlu bir ortam nasip et.

11 Mayıs 2008 Pazar

BOĞAZ GEZİSİ

Annemin velileri için düzenlediği tekne gezisinde çok sevdiği öğretmen arkadaşları da onu yalnız bırakmadı ,tabii biz de çocuklarıyla oynama fırsatı bulduk.Gökçe, bendeniz Zeynep Aslı ve Tonguç bebek huzurlarınızda...
Teknede gezmeyi çok seviyoruz... O kadar kalabalıktık ki annem beni nasıl da tek yakalamış...?




Nişantaşı'nı laleler sarmış ,biz de onlara sarıldık.(Gökçe,Sude,Alperen,Aslı)


Aynı dörtlü Nişantaşı parkında çok eğlendik.



10 Mayıs cumartesi benin için gene çok hareketli bir gün oldu tabii çocuklar için de. Anneler Günü dolasıyla velilerim için bir tekne gezisi planladım ve Allah' aşükür gerçekleştirdim.14:00'de Kabataş'ta buluştuk ve teknemize bindik, Boğaz turumuz başladı.Öğrencilerimle hazırladığımız programı sunduktan sonra denizin, Boğaz'ın ve rüzgarın(!) keyfine vardık, tabii ikramı da unutmadık. Gezimiz iki saat sürdü ama indiğimizde herkesin yüzü keşke biraz daha devam etseydi der gibiydi.Geziyle ilgili daha fazla bilgiyi öğrencilerim için hazırladığım http://ogretmeninincicekleri.blogcu.com/ adresinden daha sonra öğrenebilirsiniz. Herkes memnun ben daha da memnun dağıldık.Tabii hemen eve gider miyim böyle güzel bir günde.Tekneye öğretmen arkadaşlarımdan bazıları da davetliydi:Hivza,Çiğdem,Nurhan(kızları Gökçe&Sude)ve Ayça (oğlu Tonguç) Dönüşte Nurhan ve kızlarıyla Nişantaşı'nı gezerek oradaki parka gittik, çocuklar doya doya oynadılar. Yol boyunca değişik lale maketleri gördük çok güzellerdi, aynı maketlerden Taksim meydanında da var.Çocuklar da beğendikleri bir lalede hatıra fotograf çektirdiler. Eve geldikten sonra önce üst kattaki komşuma sonra da alt kattaki babanneme gittik anneler günü ziyareti olarak çünkü pazar günü çok meşgul olacaktık yine.


Allahım bize verdiğin sayısız nimetler için binlerce şükür.

9 Mayıs 2008 Cuma

BİZ

Canım kardeşim benim...
Aslı ilk doğduğu zamanlar Alperen pek birşey anlamadı ta ki Aslı 3-4 aylık olup da herkes onunla ilgilenmeye başlayana kadar. O zaman başladı üstüne çıkmaya , vurmaya; ayaklandığı zaman itmeye , düşürmeye başladı.Geçtiğimiz yaza kadar zor zamanlar geçirdik anlaşma bakımından ama geçen yazdan itibaren artık çok iyiler Allah'a şükür.Beraber oynuyorlar, oyun kuruyorlar, aynı okula gidiyorlar...çoğu işte beraberler bazen paylaşma sorunumuz oluyor bazen de sıra bekleme sorunu ama genelde iyiler, çok memnunum.İlk iki yıl gerçekten çok zorluk çekiliyor ama sonrası çok çok daha güzel. Şimdi çok iyi bir üçlüyüz ; evde , dışarda hep bereber hareket edebiliyoruz,her yere beraber gidebiliyoruz. Alperen'in az da olsa farkedilir kıskançlığı kaldı , hareketlerinden anlaşılıyor ama dillendirmiyoruz tabii ki.Şimdilerde ana okulunda hazırladıkları sene sonu gösterisinin telaşı var, bakalım bizim minikler nasıl olacak..?
Allahım hiç kimseyi çocuğundan dolayı üzme, utandırma.

6 Mayıs 2008 Salı

SU AKTİVİTELERİ-2

Faaliyetimizi biraz daha çeşitlendirmek istedik ve 2 bardak, bir sürahi ve bir küçük leğen kabıyla doldur boşalt çalışmaları yaptık. Önce iki bardağı da aynı seviyede doldurmaya çalıştılar sonra bardaktan leğene, leğenden sürahiye ve sürahiden leğene doldur boşalt yaptılar ve çok eğlendiler.Alperen bu konuda daha başarılıydı tabii yaş avantajıyla ama Aslı da yaşına göre iyi sayılır.Evde böyle faaliyet yapmak çok hoşlarına gitti ama biraz ıslandık...
Posted by Picasa

5 Mayıs 2008 Pazartesi

SU AKTİVİTELERİ-1

Sulu boya resim yapmayı çok seviyoruz.Bol suyla renkleri karıştırmak çok eğlenceli.
Annem mutlaka örtü serdirir dökülmelere karşı...

Biz de archisugar'ın aile aktivitesine katılmaya karar verdik geçikmeli de olsa.Bu haftanın konusu su idi.Arkadaşalr çeşitli aktiviteler yapmış biz onları geçen haftalar eğlencesine yaptığımız için değişiklik olsun diye sulu boya aktivitesini seçtik. Çocuklar da zaten çok sever, bayağı eğlendiler hem de aynı resim defterine yaptılar tartışmadan.Başka zaman olsa herkes kendi defterini kullansın isterlerdi.Çocukların en sevdiği ikinci şeyse ellerini boyayıp baskı yapmak zaten her sulu boyanın sonu bu şekilde bitiyor.Ellerinin her yerlerini boyayıp baskılarını yaptıktan sonra hemen banyoya aldım onları ve tamamen yıkadım.Akşam yemeğini yiyip yattılar.
Sabah annemle halama kahvaltıya davetliydik.Oradan dönüşte biraz zaman vardı diye annemle pazara uğradık çünkü enginar almanın zamanı geldi, çok severim.Her hafta alır yaparım artık.Sonra da okula gittim, nöbetçiydim yoruldum biraz.Bu hafta da telaşlı geçer biraz çünkü cumartesi günü sınıf gezimiz var, onun hazırlığıyla uğraşacağım.Kolay bir proje değil detaylarını gezi gerçekleşince aktarırım.
Allahım herkesin aklından ve gönlünden geçeni hayırlıysa gerçekleştir.

4 Mayıs 2008 Pazar

YAĞMURLU PAZAR-2

Yine yağmur, yine pazar ,yine çamur ve biz yine bahçemizdeyiz...
Herşeye rağmen yani serin hava, yağmur ve çamura rağmen bahçenin tüm güzelliğinden yararlandık.Bahçede sallandık, gezdik, ıslandık ve gelinciklerimizi inceledik.İki tane de gülümüz açmıştı ama onları daha sonra yani çoğalınca göstereceğiz, beğeneceğinize eminiz.

Sabah erken kalkıp aslında çok katılmak istediğim ama sadece uğrayabildiğim bir etkinliğe gittik hep beraber.Yıldız Parkı'nda Evrensel Gelişim derneğinin bahar şenliği-kermesi vardı.Sabah 30dkcık uğradık dostları gördük ve mecburen yazlık evimize gittik.Önce kayınvaldemleri aldık sonra Mimarsinan'a gittik, annemler bizden önce gitmişti.Babam çoktan bahçede çamura bulanmıştı bile biz vardığımızda.Nasıl seviyor bahçeyle uğraşmayı hepimiz şaşırıyoruz, bütün hafta işte yorulduğu gibi pazar günleri de bahçe işleriyle uğraşıyor.Ama o uğraşmasa bahçemiz böyle güzel olmazdı tabii.Hep beraber güzel bir sofra hazırladıktan sonra yağmurun dinmesiyle kendimizi tekrar bahçeye attık ve tabii çamurlandık.Biraz alt kattaki kendi evimizi toparladık.Sonra yorgun argın eve geldik.Bir günümüz daha çocuklarımız ve ailemizle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde geçti Allah'a şükür. Bir ara babamla eşim çatı arasına çıktılar eşye taşımaya ve düzeltmeye tabii arkalarından iki meraklı afacan da çıktı. O kadar meraklılar ki iş yapsınlar yardım etsinler çok seviyorlar.Bahçe işi , ev işi ayırt etmiyorlar , yeter ki izin vereyim.Çatıda da bayağı iş yapmışlar güzellerim, inşallah bu iş yapma hevesi büyüyünce de devam eder.
Allahım hiçbir çocuğun hevesi kursağında kalmasın.

DOLU DOLU BİR CUMARTESİ

Tonguç'un diş kutlama partisine gittik ama telaştan , kalabalıktan ve yoğunluktan annem resim çekmeyi unuttu artık arşivdekiyle idare edeceğiz.

Annemin teyzesi Sevim Teyzelere gidince mutlaka evlerinin oradaki parka uğramadan edemeyiz. Fulya'daki bu parkta ne kadar çok kaydırak var, çok güzel.


Sevim Teyzemin kızı Ebru abla, pastayı biz gelmeden yememişler şakadan doğumgünü kutladık.
Ayşe babaannem(annemin babaannesi), Damla(annemin halasının torunu) ve bendeniz(Zeynep Aslı) Damla çok tatlı bir bebek, bibim kardeşimiz...
Yine dolu dolu geçen günlerden biri daha (Allahım boş geçirtmesin) Sabah evi toparladıktan sonra Tonguç'un diş kutlama partisine gittik.Bayağı kalabalıktı, ne güzel çağırılan herkes gelmişti. Yeni arkadaşlarla da tanıştık.Ama benim başka randevularım da olduğu için fazla kalıp kaynaşamadım ama güzel ve dolu dolu geçti.Sofra çok zengindi, ortam sıcaktı ve dokuz çocuk vardı ,beşi 1 yaşından küçüktü.Oradan teyzeme geçtim ,aile buluşması vardı.Çocuklar mutlaka orada parka uğramak istiyorlar , biz de uğradık.Eskişehir'den Damla gelmiş(halamın torunu) diye halama uğradık daha sonra, babaannem oradaydı beraber eve döndük.Babamız karşıladı bizi evde , rutin akşam işlerinden(yemek-tv-süt-dua-yatış) sonra çocuklar uyudu.Bütün bu gezilerimiz boyunca çocuklarım beni hiç üzmedi Allah'a şükür.Zaten ben hiçbir zaman çocuklarımla bir yere gitmekten gocunmadım, sıkılmadım.Çok küçüklük çağlarından beri hep benimle gezdikleri için alıştıklarını düşünüyorum ve büyümeleriyle birlikte tabii ki bir rahatlama da oldu ama çocukların sosyal açıdan gelişimlerini desteklemek için eve kapanmak yerine dışa açılmalarını tavsiye ediyorum her zaman.
Allahım herkesin gönlünden ve aklından geçeni bilirsin , bizlere hakkımızda hayırlı olanı ihsan et.


1 Mayıs 2008 Perşembe

1 MAYIS

Yaz geliyor forma girmem lazım...
Biz de en az büyükler kadar yapabiliyoruz..

Salıncakta sadece sallanılır mı bazen de döndürülür...


Parkta en sevdiğim oyun kumla oynamak tabii sallanmaktan sonra...
Bugün hepimiz mecburi tatil olduk ister istemez.1 mayıs olaylarının büyük bir kısmı evimizin etrafında geçtiği için ne çocuklar okula gidebildi ne de ben maalesef.Pangaltı'nda oturuyoruz diye rahattık olsa olsa Harbiye, Elmadağ ve Beyoğlu'nda olur dedik olaylar ama tam dibimizde patladı sabah 10:00'dan itibaren helikopterler, sloganlar ve kaçışmalarla canlı canlı olayları seyrettik.Tabii en çok etkilenen yine çocuklar oldu.Uygun bir dille anlatmaya çalıştım ama soruların ardı arkası kesilmiyordu.11:30 gibi olaylar azaldı deyip okula gitmek için dışarı çıktık ama köşeyi dönük ki polis biber gazı attı tabii esnaf tanıyor sağ olsunlar 'yenge gel' deyip dükkana sakladılar bizi yoksa yürüyüşcüler için kepenkler kapalı.Biraz bekledikten sonra hemen evimize geri döndük.Tabii bu arada veliler ve okulla yoğun bir telefon trafiği yaşadık ama sonuç malum. Bizim okul tatil değilken mecburiyetten ve korkudan tatil gibi oldu, gitmedik, gidemedik.Annem hızır gibi yetişti gene çocuklara çorba yapmış getirdi.Yollar taş dolu, evlere kadar biber gazı girdi maalesef.14:30 gibi artık olaylar azaldı.Biz de iki üst sokakta oturan akrabamıza gittik. Yollar savaş alanı gibi , genzimiz ve gözümüz yanarak gidebildik.Gittiğimizde başka akrabalarımızda oradaydı hep beraber güzel vakit geçiridik.Sonra 17:15'te artık herşey normale dönmüş gibiydi hava da güzeldi biraz parka uğradık eve dönüşte.Yine çocuklara yaradı bugün olanlar anneleri fazladan yanlarında kaldı , onları arkadaşlarının da olduğu bir ev gezmesine götürdü, yetmedi bir de parka götürdü daha ne olsun... Eve gelince babalarıyla da oynadılar tamam. Allahım devletimizi , milletimizi ve çocuklarımızın geleceğini düşmanlarımızın kirli planlarından koru.